Yalnızlığı Paylaşmanın Tadı: Bir Kahve Kadar Yakın

Yalnızlığı Paylaşmanın Tadı: Bir Kahve Kadar Yakın

Modern zamanlar garip bir yalnızlıkla geldi.

Kalabalıklar içinde yürürken göz göze gelmemeyi öğrendik. Aynı odada nefes alıp, farklı dünyalarda yaşamaya başladık. Sürekli konuşuyoruz aslında; mesajlar, emojiler, sesli notlar… Ama ne gariptir ki birbirimize nadiren gerçekten “dokunuyoruz.” Hep bir şey anlatıyoruz ama anlaşılmak nedense gitgide daha zor bir hâl alıyor.

 

Ama yine de… Hâlâ bizi hayata bağlayan küçük şeyler var. İçimizi ısıtan, hiç konuşmadan da anlaşılabildiğimizi hissettiren o küçücük anlar. Bir fincan kahve mesela... Bazen sadece ellerimizi ısıtmaz kahve; yüreğimizin tam ortasına dokunur. 

 

Bir kahveyle başlar bazen yakınlık. Bir göz teması, bir gülümseme, bir “Ben buradayım” demektir. Yalnızlığın duvarlarını usulca çatlatır. Çünkü insan, anlaşılmak ister.
Ve bazen anlaşılmak, uzun cümlelerde değil… Birlikte içilen sade bir kahvededir. “Hadi bir fincan kahve içelim” daveti işte tam da bu yüzden basit bir teklif değil; değerli bir çağrıdır.
“Derdini anlat, senin için zaman ayırıyorum. Hadi gel, biraz dinlen.” diyen sessiz bir şefkattir aslında.

 

Belki de şimdi tam zamanı...
Birine bir kahve ısmarlamak, bir mesaj atmak, ya da sadece masasına bir fincan kahve koymak için. Çünkü bazen en güzel şeyler, en sade anların içinde saklıdır.

 

Sen bugün kiminle bir kahve içmek istersin?

Öncesi

Kahve Kokusu: Hafızayı Uyandıran, Ruh Halini İyileştiren Bir Mucize

Sonraki